10 Aralık 2010 Cuma

mandalina

bütün bunları yazdığım salonun penceresinden bakınca, annemin ‘o toprakta, hele de o rüzgarda asla büyümez’ uyarılarına kulak asmayıp yıllar önce bahçeye diktiği armut ağacının hemen yanında meyveye durmuş portakal ve mandalina ağaçlarını, biraz daha dikkatli bakarsanız hemen yanlarındaki nergisleri görürsünüz. nergislerin topraktan başını kaldırdığını da.

bugün bahçeye çıkıp o mandalinalardan topladım. henüz patlamamış oluşuna aldırmadan bir kaç sap da nergis...

ve şimdi ince uzun cam bir vazonun içine koyduğum nergislerin odayı dolduran kokusu elimdeki mandalina kokusuyla yarışırken, ben de günün sorusu tadında merak ediyorum: 'mandalina kokusu çok hoşuma gidiyor' mazeretine sığınarak saatlerdir elimi yıkamıyor oluşum, beni pis bir adam yapar mı?

6 yorum:

seyyarat dedi ki...

Yapmaz.

verbumnonfacta dedi ki...

sevindim. sonsuza kadar 'cici' kalmak isterim çünkü :)

seyyarat dedi ki...

Cici kalmak, cici olmaktan daha kötü olabilir. Ama mandalina güzel, kokusu harika. Eli de kirletmez.

verbumnonfacta dedi ki...

ya nergis?

seyyarat dedi ki...

Nergis, bazı dini geleneklerde sembol, bazılarında da kutsal olarak görülüyor. Benim için ise sadece çiçek. Ama güzel bir çiçek. Yabani olanları güzel gerçi. Diğerlerini çok sevmiyorum. El de kirletmez.

EC dedi ki...

Nergislerin kokuları ile bedellerini ödediği fotokopici albino adamın benimkilerden beyaz ellerinin üzerindeki turuncumsu sarı mandalina izleri teninde bir lekeden öteydi. Meğersem eksik kalanı tamamlamamış gibi peyderpey, ağır aksak...