24 Şubat 2011 Perşembe

sokağın zulası

sevenlerinden değilsem de, emrah serbes'e rastlayıncaya kadar, "bu coğrafyada olmaz" dediğim bir işi, 'türk işi polisiye'yi olduranlardan biridir ahmet ümit.

yıllar önce sis ve gece'yi okumuştum ve bana aradığım hazzı vermediği için de hiçbir iz bırakmadan yitip gitmişti. bunu da yazdıklarının kıymetsiz oluşuna değil, aramızda bir çeşit doku uyuşmazlığı olmasına yorarım.

sokağın zulası ise bir defasında mickey spillane'in on üçü mike hammer olmak üzere otuz tane casus ya da polisiye roman, iki tane de çocuk kitabı yazdığını anlattığım ve anlatışımı o iki çocuk kitabını işaret ederek, "belki de asıl heyecanlı olan budur?" tamamladığım bir dostun hediyesi.

dosttan gelen her şey gibi kıymetli.

"al," dedi. adam polisiye yazıyor, aynı zamanda şair de.

*

ilki bin dokuz yüz seksen beş yılında moskovada yazılan bu şiirler ilk defa seksen dokuzda basılmış. bu ise, sonradan muhtelif tarihlerde yazılan altmış şiir ilave edilerek yapılan yeni basım.

ilave olunan şiirlere rağmen kitabın ismini değiştirmeyen yazar, bence çok iyi yapmış. çünkü kitabın adı bu kitaptaki nadir şair işlerinden.

vasat duygulanım anlarının sonucu olarak ortaya çıkan (moskova yalnızlığı, gri bir gökyüzü altında geçen günlerin melankolisi, arkadaş ölümleri, ıskalanan hayat vs.) bu şiirler daha çok mısralarla yazılmış öyküleri hatırlatıyor. hatta bir çeşit günlük, hatıra defteri.

sonuç olarak, öyküye kaçan yanı ve mısralarla yazılmış günlük görüntüsü geride bir 'olmamış' hissini bırakıp gidiyor.

*

ve bu kitaptan aklımda kalan tek şey: kuzgun'a nazire.

bilindiği gibi polisiyenin atası sayılan edgar allen poe'nun evine, çok sevdiği karısı lenora'nın ölümünden sonra bir kuzgun girer. poe da, bu kuzgunu karısından, öteki dünyadan gelen bir haberci olarak görür ve "kuzgun" adını verdiği uzun bir şiir yazar.

poe, bu şiirde kuzgunu ve kuzguna yüklediği anlamları anlatırken, ahmet ümit de bir türk polisiye yazarı olarak kuzgunun ağzından poe'yu anlatıp, üstadına selam çakıyor.

benim de hayatla sanatın iç içe geçtiği anlara olan zaafım ortaya çıkıyor...

Hiç yorum yok: