12 Temmuz 2011 Salı

becca corbett*

onu ilk defa zengin mahallesinde olduğu belli, göl manzaralı pahallı bir evin bahçesine moda ve dekorasyon dergilerinden çıkma bir 'hal'de ve bin bir özenle çiçek dikerken gördüğümüzde kıskanılası duruyorsa eğer, komşu kadının birazdan o çiçeğin üzerine yanlışla basacağını bilmediğimiz içindir.

kendi kendimize, hayatın bu kadınla bir alıp veremediği mi var, diye sorarken, o, tam sekiz aydır dört yıllık bir varlığın yokluğuna tahammül etmeye çalışıyor, hiç olmazsa yok sayamadığı bu acının içinde kaybolmayı hayal ediyordur. o ev, o bahçe, hatta evlilik yalan, tek gerçek ise gizli bir matemi ima eden pastel kostümlerdir.

üstelik sadece hayatla değil, melek istiyorsa neden kendine bir tane yaratmıyor da benim meleğimi alıyor, dediği, tanrıyla da arası bozuktur.

geriye paralel dünyalarda yaşayan ve 'mutlu becca'ların varlığı kalır ki, asla dolmayacak bir boşluk duygusuyla baş etmenin, eğlenceli bir günün akşamında kalabalık dağılıp bir başına kaldığında, cebinde taşıdığı 'tuğla'nın gerçekliğine tahammül etmenin bundan başka bir yolu yoktur.


*: john cameron mitchell, rabbit hole

Hiç yorum yok: