17 Nisan 2012 Salı

tavsiye

"bak evlat!" dedi yugoslav, "sana düşmanca bakan, bakmayan, ilgilenmeyen kadınlarla vakit geçirmeyeceksin. sadece sana pırıl pırıl bakan kadınlarla ilgileneceksin ve elini çabuk tutup hemen kaçacaksın. gemici adam kaçmasını bilmeli! bir de bakışlarında acı gördüğün hiçbir kadınla ilgilenmeyeceksin. aşk mı ne diyorlar, işte bu odur."*


*:cumhur orancı, butterfly'ın intihar seferi

6 yorum:

Zeynep Merdan dedi ki...

Hiçbir parıltı sonsuza kadar parlayamaz. Parıltılar an’lıktır.
Gözlerdeki parıltı da öyledir, bir zaman parlar, sonra kara deliklere gömülürler.
Bu yüzden son’u yok olacak hiçbir şeyin peşinden koşmamalı insan.
Sönecek hiçbir yıldıza bakmamalı insan.
*
Gözleri deli, acılı, zehirli bakan kadınlara gelince; belki de onlar yıldızların parıltılarından ziyade, kara deliklerinin sonsuzluklarının farkında oldukları için öyle bakıyorlardır.
*
Yine aynı kaide;
Mutluluklar geçici, acılar sonsuzdur.

verbumnonfacta dedi ki...

yorumunuz ne güzel, tam da 'tavsiye' başlığının altına uymuş.

her şey bir 'an' değil midir zaten? onun ürkek adımlarla, kirpikleri kuzeyini arayan bir pusula gibi kırpışarak size doğru yürümesi mesela...

'son' konusunda yaşlandıkça daha temkinli olduğumu inkar edemem. 'nasılsa bitecek' demek birini temkinliden öte korkak da yapabilir ama.

gökteki yıldızların bir çoğunun çoktan öldüğünü, bugün, o sönmüş yıldızlardan yıllar yıllar önce yola çıkan parıltıları gördüğümüzü biliyorsunuz değil mi?

Zeynep Merdan dedi ki...

Madem her şey son’a varıyor, o halde yapılması gereken en mantıklı iş
Son’dan baş’lamak.
*
Peki kim denemeden düzden ve doğrudan başlamak ister?

*
O halde aynı anda hem mantıklı, hem isteğimize uygun gelen şey;
her şeyin son’a varacağı idrakiyle bir şeyler denemek.
Bazen doğru, bazen yanlış.
*
Yıldızlara gelince, dediğinizi biliyordum.
Onların yalancı oldukları parıltılarından belli zaten.

verbumnonfacta dedi ki...

"son'dan başlamak" keşke bu yorumda durduğu kadar güzel dursaydı hayat ve tecrübelerde de. mümkün olabilseydi yani.

'varmak ya da ulaşmak boş, aslolan yolculuk' diyen biri olarak, sonu baştan yazılı hikayeleri yaşamaktan da korkmuyorum. bu belki de "son'dan başlamak"tır.

biliyor musunuz, şehir ışıkları yıldızları görmeye engeldir. kırlara çıkmalı insan. en güzeli çöllere.

'kevir' de olabilir.

et cetera dedi ki...

“sonu bastan yazili hikayeleri yasamaktan da korkmuyorum“ yazmissiniz....olucegimizi bildigimiz halde yasiyoruz....ama belki de bu aslinda ortada gercekten bir “son“ olmadigi icindir...“her son bir baslangic“ oldugu icindir belki de....o yuzden evet....bas ya da son degjl onemli olan....“aslolan yolculuk“ dediginiz gibi bence de ..

verbumnonfacta dedi ki...

yolda olma halini seviyorum. oraya ulaşmak için buradan yola çıkıp 'orası'na vardığımda, vardığım yerin 'burası'na dönüştüğünü bilmekten belki.

evet, ölüm bir son değil. aksi takdirde kendimi aldatılmış hissederdim.

yağmurun dinmesi bir sonraki yağmurun başlangıcı değil midir?