25 Haziran 2012 Pazartesi

yüzme havuzu

three colors: blue(1993) filmini izleyenler bilir. filmin başında meydana bir trafik kazasında eşini ve çocuğunu kaybeden julie sonrasında yüzer durur.

bu havuzlu sahneler, filmin 'mavi' sine göndermedir diye düşünmüş, aklıma üniversite son sınıfta sevgilisinden ayrılan bir adamı getirmiştim; onun haftada üç akşamı havuzda geçirdiği günleri...

oysa, hayata yenilmemeye, rutinini bozmamaya çalışıyor dediğimiz julie'nin derdi bambaşkaymış: ağlamak için gidiyormuş havuza. rahat rahat ağlayabilmek için yüzüyormuş.

bunu yaklaşık üç yıl önce müge'den öğrenmiştim. elbette ki, kokoş halinden değil...  hakkını helal etsin yeter, "kopirayt" ya da "avukat arkadaş" hikaye.

yine ondan çalarak bitirelim:

"filmin adı özgürlüğün, hüznün rengi mavi, sular masmavi, kadın ağladığını kimseye göstermek istemiyor, utanıyor, kimseyle yüz göz olmak, anlatmak istemiyor. ağlamak için havuza kaçıyor, geceleri yüzüyor, yüzüyor. havuzdaki suya karışıyor gözyaşları, fark edilmiyor, isterse kendini bile kandırabilir ağlamadığına dair; ‘hepsi yalnızca su,’ der, geçer."

4 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

Juliette Binoche öyle iyi veriyor ki hüznü. mavi aslında hüzün rengi değil ama filmde çok yakışmış. hüznü , ağlamayı sağlayan renk mavi..

verbumnonfacta dedi ki...

j.binoche baştan ayağa hüzün. ama ihanetin rengi nasıl gri ise hüznün rengi de mavi. nokta...

annebakblogyazdım dedi ki...

ben de hiç böyle düşünmemiştim, en sevdiğim filmlerden biri olmasına rağmen, ne tuhaf....

verbumnonfacta dedi ki...

neden bilmem 'renkli' filmler içinde benim de en çok sevdiğim 'mavi'dir.

j.binoche'un hatıraların yükünden kurtulmak için eski eşyalarını satılığa çıkarttığında, yatağını onu yıllar boyu uzaktan sevmeyi başarmış adamın satın alması geldi aklıma. ve bunu akıl edebildiği için nasıl da hasetimden çatladığım.