24 Aralık 2012 Pazartesi

noel bayramı

bezm-i elestten bu yana istanbul'a meftun olduğunu düşündüğüm öykücü, ne vakit ankara'ya gelecek -ya da gidecek- olsa sonunda hep aynı şeyleri söyler. "nasıl bir müslüman şehri burası? sokaklarında ezan sesi bile duyulmuyor."

ben de ne zaman müslüman coğrafya dışındaki bir yerlerde bayram sabahına uyanmak, bayramı orada geçirmek zorunda kalsam onun bu sözlerini hatırlar, orada olmaktan biraz daha nefret ederim. çünkü çocukluğumdan bu yana bayramları çok severim ve bayramın hakkını vermenin bayramı eş-dost arasında, akrabalarla, en azından müslüman coğrafyada geçirmekle mümkün olduğunu düşünürüm.

sanırım aynı şey noel için de geçerli. sadece o akşam ve o gün değil, en az bir kaç hafta öncesinden, sokaklar noel için süslenmeye başlamışken oralarda olmalı, noel alış-verişine çıkmış kalabalıklarda kaybolmalı, ışıl ışıl yanan camekânların önünde kar altında yürümelisiniz.

2 yorum:

N.Narda dedi ki...

Kar kürelerini seviyorum ben, bir de ağaçlardaki ışıklandırmaları...

verbumnonfacta dedi ki...

kar kürelerine benim de zaafım var. ama noel söz konusu olduğunda genel havayı teneffüs etmeyi seviyorum.