15 Mart 2013 Cuma

bir adın vardı senin, tomris uyar'dı*

ona "ikinci yeninin gelini" dediler.

o ise, "ben de 'memleket hikayeleri'ne bir öykü, 'huzur'a bir huzursuzluk, 'aşk-ı memnu'ya engelsiz bir aşk katmak isterdim. eğer melale aşina bir okur nesli görebilseydim..."

işte o güzel kadın yetmiş iki yıl önce bugün doğmuştu.

doğum günü kutlu olsun.

biz onu sevenler, "güzelim" sümük çizgisinden öperiz.

*

aylar önce onun için yazılmış en güzel şiir aklıma düşmüş, paylaşmıştım. şimdi de doğum gününü bahane ederek ona yazılmış en güzel ikinci şiiri okuyalım:
"seni sonsuz biçiminde buldum o biçimi almıştın
sandviçlerle, kötü şehirle, terle başbaşa kalmıştın

yürüdü üstüne herkesin neonu, herkesin babaannesi
herkesin en eski olan kökü, en eski hanesi

yeşili bozup suya çevirdin, akşamı sonsuz uzattın
ne buldunsa o akşama uygun, ne buldunsa ona kattın

perdeler uzundu, rüzgar kısa, masalar üç bacaklı
masalar dört bacaklı, rüzgarlar uzun, perdeleri kısalttın

sen bir atmacanın en uzun çığlığısın her tür gökte
göğü büyüttün, otobüsleri aldın, şehirleri ufalttın

yıkılan bir kedi bir süre olarak doldurur sesini
seversin bir kanaryanın sesinden çok kendisini

denizi ve ormanı, açlığı ve başkaldırmayı ayırmadın
bırakılmış bir köşebaşının en güzel tanımıdır adın

seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun
çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun

gel ellerini ver en güzel ellerini öyle
ruhum, ateş yüreğim, kokum, birlikte öyle"**

*: edip cansever, yaş değiştirme törenine yetişen öyle bir şiir
**: turgut uyar, tomris uyar için bir şiir çalışması

Hiç yorum yok: