28 Haziran 2013 Cuma

ters istikamet

rüyamda yakari'nin, "biteceğini en başında biliyordun. tıpkı her zaman bir bahar daha olduğunu bildiğin gibi..." deyişini okuyan mehmet murat, açılan parantez kapansın diye bir kaç ay önce yazdım dediği kısa ama oldukça yoğun bir metni bana yollamış.

ne yalan söylemeli, "terkedilmiş şiirler"i terkettikten sonra bir süre kalemi eline almaz sanıyordum.

*

bir gün gitti.

"baharda kuşlar gibi" gelmişti. ama "nisan güneşi gibi geldi geçti".

bir süre her şey yolundaymış gibi yaptım.

oysa mutsuzdum. "mutsuz olduğumu söyleyebileceğim kimsem olmadığı için" değil, gerçekleşmeyen bir arzunun yarattığı hayal kırıklığı da değil. onsuz hayatım bir eksik roman, terkedilmiş şiirler, tamamlanamamış bir eser gibi kalacağını daha ilk günlerde farkettiğim için.

en kötüsü de gecenin ve yatağın ortasında uyanmaktı. tıpkı nöbet geçiren hastalar gibi. her yan karanlık sadece bedeniniz aydınlık gibi. ya da tam tersi.

bir gün gitti.

o gitti ve biz arkadaşlarla bu duruma şaşırmış gibi yaptık.

o gidince ben daha çok gittim. hatta arkadaşlara, "ben çoktan gitmiştim," bile dedim. sonra o biraz daha, ben biraz daha...

ters istikametlere giden gemiler gibi. "aldım, verdim, ben seni yendim." oynar gibi değil yani. galiba, birbirimizi duyamayacak kadar uzaklaştık şu iletişim çağında.

bir gün gitti.

ben de gittim.

bunları yazarken farkettim ki, hâlâ gidiyorum. o da gidiyor olmalı. birimizden biri duracak olsa farkına varmaz mıydık?

ne de olsa fena yakıp yıktık birbirimizi. eminim duysa, "benden sonra yalan konuşmaya başlamışsın, yanan bir tek bendim, şu an olduğum gemiye beni kendi ellerinle bindirdin," der.

ne diyordum? yakıp yıktık birbirimizi. yangın söndürme uçakları, kandilli rasathanesi...

kuzey yarım küre bir zaman arıza yaptı. göçmen kuşlar güney yarım kürede mahsur kaldı. bütün bunlara aldırmadım ama o gemiden sonra aylarca yarı ölü dolaştım.

hâlâ öyle...

Hiç yorum yok: