17 Kasım 2013 Pazar

yıldızlar

"yoksa sizin oradaki ay da bizim buradaki ay gibi yalnız kalplerin 've bağlacı' mı?" sorusunu yeniden sorduracak kadar güzel bir dolunay akşamı.

anlayacağınız, "şimdi sen de aya bak. aynı yere ve aynı şeye bakmış olalım," oyunları için hava koşulları müsait.

ama biz yıldızlardan konuşalım...

o muhteşem öykünün* suya yakamoz bırakan yıldızından değil ama.

tıpkı o öykünün kahramanı gibi, uykusunun orta yerinde sanki bir el dokunmuş gibi uyanan bir kadının tavanında ışıldayan yıldızlardan da...

*

mısır mitolojisine göre, güneş tanrısı ra kendi kendisini var ettikten sonra peşi sıra gelen "gölge"siyle birleşir ve ikizleri olur: hava tanrısı shu ve yağmur tanrıçası tefnut.

hava ve yağmur hiç bir arada durur mu? aralarındaki sonsuz çekime karşı koyamayıp onlar da birleşir ve toprak tanrısı geb ile gök tanrıçası nut doğar.

bu böyle sonsuza kadar devam edecek sanıyorsanız, yanıldınız...çünkü, bu birleşme histerisi geb ile nut'a sıçrayınca "dede" ra hiddetle "oğul" shu'ya onları ayırmasını emretti.

araya giren shu yüzünden nut tam da gök tanrıçasına yakışır şekilde toprağın çok çok üzerine çekildi. o kadar yukardaydı ki, biricik aşkı geb'e sadece parmak uçlarıyla, o da güneş tanrısı ra uykudayken dokunabiliyordu.

sanırım anladınız, göğü yani nut'un karnını kuşatan yıldızlar o kaçamak dokunuşların armağanıdır.

*

siz birine sordunuz mu hiç: hangi yıldızlardan düşüp bulduk birbirimizi?


*:ahter-suhte, hû ve lâle - nazan bekiroğlu

Hiç yorum yok: