6 Temmuz 2015 Pazartesi

tsukuru tazaki*

otuz altı yaşında. tokyo batı kanto bölgesinde faaliyet gösteren bir demir yolu şirketinde çalışıyor. istasyon binaları tasarım ve kontrol departmanında tesis bölümü inşaat masası başkan vekili. adına da uygun; "tsukuru" ne de olsa "ortaya çıkartmak, üretmek" demek çünkü.

herkes gibi onun da yetersizlikleri, kendisiyle ilgili hoşnutsuzlukları var. ama kendisinde var olmayan yetenek ya da özellikler için ağıt yaktığı söylenemez. hiçbir zaman hayranlık beslediği, yerinde olmak istediği birisi de olmadı.

otuz altı yaşında. ve kendisinden iki yaş büyük sarah'ya aşık olduğunu henüz bilmiyor. sarah bir seyahat şirketinde çalışıyor ve onun "hac yolculuğu" için hazırlık yapıyor.

yüzmeyi, yüzerken her şeyi unutup bedenini ve düşüncelerini suya bırakmayı, güzel giyinmiş bir kadını seyretmeyi seviyor. tıpkı iyi bir müziğin keyfini çıkartmayı sevdiği gibi. ama bu hayatta en çok sevdiği şey, bir tren istasyonunda oturup gelen giden insanları, durup kalkan, boşalıp dolan trenleri seyretmek.

otuz altı yaşında. oysa bir zamanlar onlu yaşların ikinci yarısında, yani lisedeydi. beş kişilik bir grubun parçası: "rengarenk dörtlü ve renkten yoksun tsukuru tazaki."

"renksiz" tsukuru tazaki. çünkü, lise grubundaki arkadaşlarının soyadı bir renkle boyanmışken (akamatsu "kızıl çam", oumi "mavi deniz", şirane "ak kök", kuronu "kara ova") onun soyadı "girintili çıkıntılı kıyı" anlamına geliyordu. ve sonsuza kadar dost kalacaklar sanırdı.

"renksizlik"inin kaderi olduğunu sanmıştı. grup içinde payına düşen "iyi yetiştirilmiş, yakışıklı çocuk rolü"ne inat, kendini bir rengi ve karakteristiği olmayan, içi boş bir insan olarak görmesi de kaderi yüzünden.

otuz altı yaşında. resmi kayıtlara göre. ona sorulsa, son on altı yılı, en azından üniversite ikinci sınıfın yaz tatilinden sonraki altı ayı hesaba katmayacaktır: temmuz ayından ocak ayına kadar neredeyse her gün ölmeyi düşünerek yaşamıştı.

sanki seyir halindeki bir geminin güvertesinden onu bir gece aniden denize atmışlardı. belki ölmedi ama bambaşka bir birine dönüştü.

otuz altı yaşında. son on altı yılı nerdeyse kimsesiz. mesai arkadaşları, kalıcı olmayan bir kaç ilişki. galiba, birisine aşık olup ona ihtiyaç duyar haline gelirse, onun bir gün haber vermeden ortadan kayboluvermesinden ve geride tek başına kalmaktan korkuyordu.

"hac yolculuğu"na çıktığında otuz altı yaşındaydı.

ve gruptan arda kalanlara on altı yıl sonra "neden?" diye sorduğunda.

ve artık kendisine "kara" denilmesini istemeyen "kara"nın, "belki boş bir kap olabilirsin. ama birilerinin kendini tutamayarak içine bir şeyler koymak isteyeceği, herkesin hoşlanacağı bir kap." dediğinde.


*:haruki murakami, renksiz tsukuru tazaki'nin hac yolculuğu

Hiç yorum yok: