1 Ekim 2016 Cumartesi

bulaşıcı güzellik

parkta, ağaçların altındaydık. yan yana. denizin serinliğini yaz günlerine taşıyan hafif bir rüzgar vardı. bazan birbirimize bazan uzaklara bakıyor, konuşuyorduk.

suskunluk anlarından birinde elini yüzüme uzattı ve parmak uçlarını yüzümde dolaştırmaya başladı. çene, dudaklar, sümük yolu, elmacık kemikleri vesaire.

gözlerimi kapatıp kendimi akışa bıraktım. denize çıkan bir sokağın ucundaki mavilikte sonuna kadar açtığı kanatlarıyla uçurtma gibi havada asılı kalmış martı.

"bunu görebilmeni isterdim," dediğini duydum. "elim yüzüne o kadar yakışıyor ki."

"görmeye gerek yok. ellerin o kadar güzel ki her yere ve her şeye yakışır."

*

bu aralar iki şarkıyı çok dinliyorum: ikisi de türkçe.

ne zaman ragga oktay ve yıldız tilbe'nin birlikte söylediği gitme kal'ı dinlesem aynı duygu uyanıyor içimde.

twitterdan yıldız tilbe'ye seslenmek istiyorum: "ne güzel bir kadınsın sen! o kadar güzelsin ki. dokunduğun her şeye güzellik bulaşıyor."

2 yorum:

MariPoSa dedi ki...

Sonu yıldız tilbeye bağlanan ilginç ve bir o kadar güzel :)
Sonu denize çıkan tüm sokakları severim <3

verbumnonfacta dedi ki...

bazan yazıların nereye gide(bile)ceğini yazanı dahi bilemez.

sonu denize çıkan sokaklar bütün mavi gözlü şehirlerin ortak kaderi. o sokakları sevmek de biz "melale aşina okur nesli"nin...